11 Şubat 2009 Çarşamba

Filistin kan ağlıyor...

1897 yılında Basel'de toplanan I. Dünya Siyonist Kongresi'nde alınan kararlar birer birer hayata geçirildi ve Filistin topraklarının büyük çoğunluğu Müslümanların elinden çıktı. Siyonizmin bölgeye girişi ile Ortadoğu'da çatışmalar ve savaşlarla geçecek bir dönem başlıyordu.Siyonizm, sanıldığının aksine 19. yüzyılın sonlarında gündeme gelmiş bir fikir değildir. Muharref Tevrat'ta "Dünya Krallığı"nın merkezi haline gelecek bir Yahudi Devleti'nin kurulacağından bahsedilir. Dolayısıyla bir kısım Yahudiler tarafından benimsenen Siyonizm'in tarihi Tevrat kadar eskidir. Siyonizm'in vazgeçilmez hedefi olan bu devletin sınırları Tevrat'ta şöyle tarif ediliyor: "Ayak tabanınızın bastığı her yer sizin olacak. Sınırınız çölden Lübnan'dan ırmaktan, Fırat Irmağı'ndan Garp Denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allah'ınız Rab size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır." (Tekvin Bölümü, 12/25)Bazı Yahudiler kendilerine vaat edildiğine inandıkları bu topraklara kavuşmak amacıyla, ilk resmi adımı 29 Ağustos 1897'de Basel'de I. Siyonist Kongre'yi düzenleyerek attılar.Siyonizmin "Vaat Edilmiş" TopraklarıTheodor Herzl, başkanlığını yaptığı bu kongrede kuracakları Yahudi Devleti'nin sınırlarını şöyle açıklıyordu: "Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki (Orta Anadolu) dağlara kadar dayanır. Güneyde de Süveyş Kanalı'na; sloganımız Davud ve Süleyman'ın Filistin'i olacaktır." (The Complete Diaries of Theodor Herzl, Theodor Herzl, cilt 2, s. 711)Herzl, bütün dünya Yahudilerinin vereceği destekten emin olarak, Kongre'de şunları da söylemişti: "Basel'de ben Yahudi Devleti'ni kurdum. Eğer bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde veya elli sene sonra herkes bunu böyle bilecektir." (The Complete Diaries of Theodor Herzl, Theodor Herzl, cilt 2, s. 581)Gerçekten de İsrail, Herzl'in söylediği bu sözden 50 sene sonra kuruldu. Herzl'in söylediğinin bu kadar isabetle gerçekleşmesinin nedeni neydi? İleri görüşlülük konusundaki büyük yeteneği mi? Yoksa İsrail kurulana kadar uygulanan Siyonist planın ilk bölümünün, büyük bir örgütlenme sayesinde, her adımı hesaplanarak sonuca ulaştırılması mı?Filistin'de kurulan İsrail Devleti de Siyonistleri tam anlamıyla tatmin etmemiş, daima Muharref Tevrat'ta vaat edilen toprakların tamamının ele geçirilmesi hedeflenmiştir. Theodor Herzl Kutsal Toprakları açıkladıktan 88 yıl sonra, İsrail ordusunun komutanı Moshe Dayan, mevcut Yahudi Devleti'nin sınırlarını yeterli bulmayacak ve şunları söyleyecekti: "Eğer Kitab-ı Mukaddes'e sahip çıkıyorsak, eğer kendimizi Kitab-ı Mukaddes'te yazılı olan halktan sayıyorsak, Kitabın yazdığı topraklara da sahip olmamız gerekir. 'Hakimlerin, patriklerin, Kudüs'ün, Hebron'un, Jeriko'nun ve daha pek çok yerlerin toprakları..." (Jerusalem Post, 10 Ağustos 1967)İsrail Devleti'nin Filistin toprakları Siyonizmin ilk hedefiydi. İlk Siyonist Kongre'nin yapıldığı dönemde, bu topraklar Osmanlı Devleti'nin elinde bulunuyordu. Bu nedenle Yahudi liderlerin ilk işi, Filistin'i Osmanlı'dan koparmak üzere çalışmaya başlamak oldu. Theodor Herzl bu amaçla birçok defa İstanbul'a geldi.Abdülhamit Siyonist Lider Herzl'i İstanbul'dan KovuyorOsmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu ekonomik bunalımdan faydalanarak Filistin'i satın almaya çalıştı. Böylece Yahudi Devleti yeniden kurulabilecekti.Parayla toprak satın alma girişimleri, Abdülhamit'in kararlı tutumuyla sonuçsuz kalınca, Siyonist hareket, Osmanlı'yı yıkmak için yoğun bir faaliyet başlattı. Herzl bu durumu kendi sözleriyle şöyle açıklıyordu:"Siyonizmin amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı'nın dağılmasını beklemeliyiz." (The Complete Diaries Theodor Herzl, Theodor Herzl, cilt I, sf.374)Tabii bu son derece "aktif" bir bekleyiş oldu…Siyonistler, İsrail Devleti'ne izin vermeyen Abdülhamit'i kesin olarak saf dışı bırakmaya karar vermişlerdi. Abdülhamit karşıtı, bir iç muhalefet grubuyla iş birliği yapmak gerekiyordu. Yahudi liderler bu noktadan hareketle, Jön Türklerle iş birliği yapmaya karar verdiler. Siyonist lider Theodor Herzl bu tarihi kararı şöyle dile getiriyor: "Bir tek plan aklıma geliyor. Sultan'a karşı bir kampanya açmalı, bu iş için de sürgün edilmiş prensler ve Jön Türklerle temas kurmalı." (Complete Diaries of Theodor Herzl, Theodor Herzl, cilt I, sf.374)Siyonizm ve Masonluğun Abdülhamit'e KomplosuMason locaları ve Siyonizm tarafından büyük bir destek gören Jön Türkler gerçekleştirdikleri 1908 İhtilali ile II. Abdülhamit'i tahttan indirdiler. Abdülhamit'in Türk siyasi hayatından çekilmesi ile Jön Türklerin bir kanadı 'İttihat ve Terakki Cemiyeti' olarak iktidarı devraldı.İttihat ve Terakki Partisi'nin iktidara gelmesi, Siyonizm için tam bir fırsat dönemi oldu. Yahudi ileri gelenleri, istediklerini daha rahat gerçekleştirebilmeleri için, İttihatçılar tarafından devlet yönetiminin en stratejik noktalarına atandılar.İttihat Terakki iktidarı içinde çeşitli kademelerde görev alan Siyonizm sempatizanı Yahudiler, Abdülhamit'in tahttan indirildiği 1908 darbesinin üzerinden daha üç ay geçmişken Filistin konusundaki isteklerini devlet gündemine getirmekten çekinmediler.Filistin'e Yahudi Göçü BaşlıyorII. Abdülhamit zamanında Filistin'e Yahudiler için konulan göç yasağının kaldırılmasını isteyen Siyonistler bunun için İttihatçıların ileri gelenlerini kullandılar. Bu amaçla, Ruso, Masliyah, Ahmet Rıza, Enver, Talat ve Nazım Beylerle görüştüler. İttihat ve Terakki'nin önde gelenleri olan bu kişiler, Filistin'e Musevi göçünün yararlı olacağı kanısındaydılar.Hahambaşı, Meclis Başkanlığına seçilen Ahmet Rıza Bey'i tebrik için gittiği ziyarette göç ve toprak satın alma konusunu açtı. Meclis Başkanı teklifi kabul etti. Hahambaşı, Sadrazam'a da aynı şekilde bir nezaket ziyaretinde bulundu. Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa da, yerleşim merkezi kurmak isteyen Yahudi göçmenlerine karşı çıkılmayacağını söyledi. (Harun Yahya, Filistin)İttihat ve Terakki liderlerinin Siyonistlerin bu tekliflerini kabul etmesindeki asıl neden, kimi Yahudilerin bu Parti üzerindeki kuvvetli nüfuzuydu.İsrail Devletine DoğruSiyonistler bu kararların alınması için kendilerini, Osmanlı'nın yeniden güçlenmesi için iyi niyetle hareket eden kişiler gibi göstermişlerdi. Göçle gelen zengin Yahudiler sözde mal varlıklarını yeni devletleri için kullanacaklar, böylece bütün azınlıkların Osmanlı ruhu altında barış içinde yaşayabileceklerini ispatlayacaklardı. Ancak bu, Filistin'i Osmanlı'dan kopararak tamamen bağımsız bir devlet kurmayı hedefleyen komplonun bir adımından başka bir şey değildi.Yahudilere Filistin'de toprak verilmesine ve onlara tanınan göç kararına Arapların tepkisi ise büyük oldu. Burada belirtmek gerekir ki, Yahudilerin Filistin topraklarında yaşamalarında hiçbir mahsur yoktur. Zaten asırlarca Yahudiler ve Müslümanlar bu topraklarda bir arada yaşamışlardır. Mahsurlu olan Siyonist emeller doğrultusunda Filistin'e yaptırılan göçlerdir. 1897 yılında Dünya Birinci Siyonist Kongresi'nde alınan kararlar birer birer hayata geçirilmişti. Osmanlı İmparatorluğu'nun asırlar boyu adalet, barış ve hoşgörü ortamını sağladığı Ortadoğu toprakları ve Filistin artık kan gölüne dönmüştü…İsrail Devleti'nin Kuruluşu Şiddeti Körükledi29 Kasım 1947 günü ABD ve İngiltere'nin Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na yapmış olduğu yoğun baskı sayesinde İsrail Devleti resmen kuruldu. Ancak İsrail'in kuruluşu bölgedeki kargaşayı daha da artırdı. Din dışı ve ırkçı bir ideoloji olan Siyonizmin Ortadoğu'ya girmesi, Ortadoğu'da sonu gelmeyen kargaşanın başlangıcı oldu. Peki, Ortadoğu'da Osmanlı İmparatorluğu'nun asırlar boyu sağladığı barış ve güven ortamı tekrar hayata geçirilebilir mi?

Hiç yorum yok: